Güvenlik

Kurumlarda İş Sürekliliğinin Görünmeyen Mimarisi

Yedekleme, Siber Güvenlik ve Bulut Altyapılarının Entegre Yönetimi

Dijital altyapılar artık kurumların kalbi hâline geldi. Uygulamalar çalışmadığında satış duruyor, vatandaş hizmetleri aksıyor, üretim yavaşlıyor ve operasyon maliyetleri hızla yükseliyor. Bu nedenle “iş sürekliliği” yalnızca teknik bir konu değil; kurumların rekabet gücünü doğrudan etkileyen stratejik bir öncelik.

Ancak çoğu kurum hâlâ yedekleme, siber güvenlik ve bulut altyapılarını birbirinden bağımsız süreçler olarak yönetiyor. Oysa günümüzde riskler entegre biçimde gelişiyor: bir siber saldırı veri bütünlüğünü tehdit ederken, yanlış yapılandırılmış bir bulut servisi iş sürekliliğini zayıflatabiliyor. Bu yüzden modern kurumlar için kritik soru artık şu:

“Yedekleme mi var?” değil; “Veriye gerçekten geri dönebiliyor muyuz?”

 

İş Sürekliliği Artık Bir Bütüncül Mimari Yaklaşım Gerektiriyor

Kurumlar bugün üç ana riskle karşı karşıya:

1. Operasyonel kesintiler: Sunucu arızaları, uygulama çakışmaları, ağ problemleri.

2. Siber tehditler: Fidye yazılımları, kimlik hırsızlığı, iç tehditler.

3. Konfigürasyon hataları: Hibrit ve çok bulutlu yapılarda karmaşıklık.

Bu risklerin ortak noktası şu: Her biri iş sürekliliğini aynı anda etkileyebilir.

Bu nedenle yedekleme, güvenlik, izleme, bulut yönetimi artık “ayrı ayrı işleyen sistemler” değil; birbirine bağlı bir koruma zinciri olarak tasarlanmalı.

 

Kurumların En Sık Yaptığı Hata: Sistemleri Tekil Olarak Yönetmek

Çok bilinen bir tablo:

• Yedeklemeler BT tarafında,

• Güvenlik SOC veya güvenlik ekibinde,

• Sunucu & network bambaşka bir operasyonda.

Bu yapı, bir sorun yaşandığında “sorumlu ekip” arayışına neden oluyor ve doğru içgörü gecikiyor. Bir ransomware saldırısında yedeğin geri dönüp dönmeyeceği bile dakikalarca tartışılabiliyor.

Oysa modern dünyada tek doğrusu var: Tüm altyapının birlikte çalıştığı entegre iş sürekliliği mimarisi.

 

Modern Yaklaşım: Entegre Veri Koruma ve Güvenlik Zinciri

Güncel ve etkili bir iş sürekliliği modeli şu 4 bileşeni birlikte ele alır:

1. Yedekleme ve Anlık Replikasyon

Hızlı geri dönüş yapabilmek için doğru mimari (BaaS, lokal + bulut hibrit, immutable kopyalar).

2. Felaket Kurtarma (DRaaS)

Veri kurtarmak kadar önemli olan ikinci unsur: Kritik uygulamaların çalışabilirliğini hızla tekrar sağlayabilmek.

3. Siber Güvenlik Katmanı

Cynet Elite, Tenable, Fortinet, Sophos gibi çözümlerle:

• Davranış analizi

• Sıfır güven modelleri

• Veri bütünlüğü doğrulaması Birlikte işletilmedikçe yedekleme tek başına yeterli olmaz.

4. Bulut Yönetimi & Otomasyon

Tüm bileşenlerin tek panelden yönetilebilmesi (örn. Cloud Orkestra) hem görünürlük sağlar hem de hataları azaltır.

 

LTS Bilişim’in Yaklaşımı: Uçtan Uca Koruma Zinciri

LTS Bilişim, iş sürekliliğini yalnızca bir teknoloji yatırımı değil bir mimari ve operasyon kültürü olarak ele alır. Bu yaklaşım dört temel adım üzerine inşa edilir:

1. Doğru altyapı mimarisi : Güçlü platformlarla kurumun büyüklüğüne göre ölçeklenen sistemler.

2. Güçlü koruma katmanı : Siber tehditlerin erken tespiti ve engellenmesi.

3. Esnek bulut hizmetleri : DRaaS, BaaS ve yedekleme çözümleriyle hızlı geri dönüş.

4. Operasyonel görünürlük ve 7/24 destek : Tüm altyapının Cloud Orkestra üzerinden izlenmesi + LTS Bilişim teknik ekiplerinin kesintisiz desteği.

Bu model ile kurumlar yalnızca verilerini korumuyor, aynı zamanda işlerinin devamlılığını garanti altına alıyor.

 

Gerçek Kurumların Karşılaştığı Senaryolardan Öğrenilenler

• Perakende bir şirketin POS sistemleri birkaç saat durdu ve günlük cironun %40’ı risk altına girdi.

• Bir kamu kurumunda kimlik doğrulama hizmetine yapılan saldırı, yedeklerin geri dönüş hızının önemini net biçimde gösterdi.

• Büyük bir üretim tesisinde ERP durması, yalnızca üretimi değil tedarik zinciri iletişimini de kilitledi.

Ortak mesaj net: Kesinti maliyeti, yatırım maliyetinden her zaman daha yüksektir.

 

Kurumların Kendine Sorması Gereken Kritik 5 Soru

1. Yedeklerimin bütünlüğünü en son ne zaman test ettim?

2. DR planım gerçek hayatta uygulanabilir mi?

3. RPO / RTO değerlerim sürdürülebilir mi?

4. Yedeklerim siber saldırılara karşı korumalı mı?

5. Tüm altyapıyı tek noktadan izleyebiliyor muyum?

Bu sorulara “kesinlikle evet” diyemeyen her kurum risk altındadır.